Bilmiyorum ama
Yok olmak ihtimali kafamı kurcalıyor hem de gayri ihtiyari
Laleli’den Azize, Ankara’da peşimde
Kaçmak istesem o gölgem olur peşimde
Nasılsa sennheiser kulaklığa
İnanmak zorundayım, hatta
Benim dinim, tanrım, ibadetim
Müzik derken Agora’dan kovulsam
Bir nebze alınmam
Hiçbir şeyden emin olmayınca ağırca yok olmak ihtimali
Kafama dank ediyor hem de gayri ihtiyari
Laleli’den Azize, Ankara’da peşimde
Kaçmak istesem o gölgem olur dibimde
Nasılsa sennheiser kulaklığa
İnanmak zorundayım, hatta
Benim dinim, tanrım, ibadetim
Müzik derken Agora’dan kovulsam
Küstah bir bavulla
Olanca hali terk
Bisküvi ve çaya batık bir paranoya
Sanki başka yerdeyim o zaman –kalimera!
Fevkalade yanılsama
Bütün bu kalabalıkta itinayla buram buram aradığım
Pans ve permia
Ütopyalar güzel değil
Burkay yazdığını okuyamaz, üryan olur kemikleri
Ben de biliyorum
Politeist beyinlerin dibi, kazıldıkça bulunamaz tuhaf fosilleri
Dönenceler akbabaya eşdeğer
Beckett’ta kopyalandı kanı bozuk o karartmadaki elçiler
Daha neler!
Nedensiz bahaneden müzdarip afrodit çocuklarından
Milenyum teğet geçer
Yirmi iki, yirmi üç yılın mp3 hali
M4nm, recently, sadece bu yeterli değil
Kasten olmasa da
Kendi ellerimle mahvettiğim hayata karşı tek sorumlu benim
Sen değil
Hatırlıyorum: anayurt oteli
Numara: 42
Elinde içkiyle oda servisi: prusya mavisi
Tanju Okan: koy
Dedi ve bitirdik
Tek anımsadığım: sabaha karşı güneşin artık kalk demesi
Olmuyorsa olmuyor, konuşmak gereksiz
Pikapta katlanan plak kadar da kalitesiz
Dejavu cızırtıyla paketlenip armağan getir
Müzik kesilsin, gürültüyle eğlenirim
liseden beri kafam bozuk olduğu zamanlarda sığındığım şarkılardan biridir.
üniversite zamanımda çok az dinledim, tam ihtiyacım olan şu anda sol frame'de gördüm bi şeyler yazmak şart oldu.
bir dersimizde "post modernist" akımın bir tanımı olmadığından bahsetti hocamız. "tanımsız kavram nasıl olacak?" dedik ve şöyle bir deney yapıldı.
ilk olarak hoca herkese "bir ev çizin" dedi ve başka hiç bir şey söylemedi. 3 dakikada herkes bir ev çizdi, sırayla herkesin çizimine bakmaya başladık ve farkettik ki genel olarak bir bina çizilmiş olsa da hiç biri aynı değildi. müstakil, dubleks, villa, apartman, garajlı, bahçeli başka başka evlerdi hepsi. ardından hocamız "aşkı çizin" dedi ve donakaldık. çünkü aşkın sözlük tarifi bile bir şey ifade etmezken bu kelime herkeste farklı bir yere sahip. bu sefer hiç bir benzerlik yoktu çizimlerde.
ağaç post modernist akıma zaten yatkın biri ve bu şarkıyı güzel kılan da bu. her dinleyende başka bir yeri var bu şarkının, herkes kendince bir anlam yüklemiş. 100000 kişi dinlediyse bu aslında 100000 farklı şarkı demek.
sadece bir cümle hiç farklı gelmiyor:
bilmiyorum ama
yok olmak ihtimali kafamı kurcalıyor hem de gayri ihtiyari
en çok dinlediğim şarkı bu olabilir ama şarkı hattı net bi şey diyemem. tek diyebildiğim nedense kederli olması. stresli olduğum zamanlar, kafamın atık olduğu zamanlar hep elim bu şarkıya gidiyor. garip bir şarkı.
üstte sayko daha entelektüel açıklamasını yapmış aslında xd biz köylüyüz
bol'da yer alan içeriğin doğru veya güncel olduğu hiçbir şekilde iddia veya garanti edilmemektedir. burada okuduklarınız sizi dehşete düşürürse türkçe rap ansiklopedisine de göz atmayı deneyebilirsiniz. hukuka aykırı olabileceğini düşündüğünüz içerikler titizlikle incelenip gereği düşünülmektedir. sözlüğü reklamsız görüntülemek isterseniz üye girişi yapabilirsiniz. soğuk içiniz.